30 Ağustos 2013 Cuma

Zerdüştün yaşadığı dönem ve toplumun özellikleri



Zerdüşt’ün İ.Ö 1000-600 yılları arasında yaşadığı belirtilir. Bu dönemde Babil iktidarı güçsüzleşirken yerine Asur iktidarı egemen hale gelir. Fetih, talan ve ticareti iç içe geliştirerek güçlenen Asur devleti aynı zamanda insan kellelerinden kaleler yapması, asimilasyon, soykırım ve sürgün uygulamalarıyla da ünlüdür. Devletçi uygarlığın o dönemdeki mirasçısı ve merkezi olan bu devlet, Asur halkı da dahil olmak üzere Ortadoğu’daki tüm halkların başına büyük bir bela olmuştur. 

Demokratik uygarlık cephesinde ise Mezopotamya’nın güneyinde Sami toplumuna bağlı kabilelerin direnişleri, Yukarı Mezopotamya ve İran coğrafyasında ise Aryenik toplulukların direnişleri vardır. Aryenlerden öne çıkanlar ise Uruarti ve Nairi aşiretlerinin birleşerek kurdukları Urartu krallığı ile Med ve Pers topluluklarıdır. Aryen ve Sami toplulukların kesintisiz direnişleri ve Babil ile çatışmasına rağmen Asur köleci emperyalizmi engellenememektedir. Urartuların uzun süreli direnişi, tüm görkemliliğine rağmen tehlikeyi bertaraf etme gücüne ulaşamaz. Çünkü zaman zaman büyük başarılar elde etseler de Aryen toplulukları birleştiremezler. Güçlü bir ataerkil aşiret düzeni ile devlet arasında sıkışan Medler, üstesinden gelemedikleri sorunlarla boğuşmaktadırlar. Asur devletinin güneyden, Turanilerin ise doğudan gittikçe şiddetlenip yaygınlaşan saldırıları sürmektedir. Dıştan yönelen tehditler yanında Aryen toplumunun kendi içinden kaynaklanan sorunlar da çok ağırdır. Mitraizm, toplumun sorunlarını çözecek ideoloji olmaktan uzak kılınmıştır. Başta Zerdüşt’ün mensubu olduğu Medler olmak üzere Aryen topluluklarda kendi değerlerinden uzaklaşma, düşünsel ve fiziksel tembelliğin yaygınlaşması, yozlaşma had safhadadır. Tarım-köy kültürünün yaratıcısı ve neolitiğin öncüsü Aryen toplumundan eser kalmamış gibidir. Elde kalan çok az değer de dar dinsel kalıplar içinde, gerçek anlamlarından oldukça uzak şekilde yaşatılmaya çalışılır. En kötüsü de toplum, içinde bulunduğu baş aşağı gidişi değiştirilemez kader olarak görüp razı olmaktadır. Din adamları, alimler ve yerel önderliklerin çoğunluğu Asur devletinin işbirlikçileridir. Kalan çok az kısmı ise ancak dar topluluklar ve bölgelerde etkin olabilmektedirler.

Neolitik devrimin ve tarım kültürünün yarattığı değerler gözden düşmüş, birliğini kaybeden ve oldukça zayıflayan Aryen toplumu dağılmayla yüz yüze kalmıştır.Ülkenin güneyindeki aşiretler ise ciddi anlamda direnecek güçte değillerdir.İç ve dış tehditler Aryen toplumunu tarihten tasfiye olmanın eşiğine getirmiştir. Aryen toplulukları için iki yol belirir. Ya direnişlerinin başarısızlığı ve/veya teslim olma yoluyla toplumsal tarihten silinme. Ya da varlıklarını ve özgürlüklerini korumalarını sağlayacak ideoloji, felsefe, yol-yöntem, önderlik ve örgütlenme yaratarak, birliklerini sağlayarak, hem kendileri ve hem de diğer halklar için hakikatin yaşanmasını yeniden mümkün kılacaklardır. 

İşte Zerdüşt, böyle bir tarihsel-toplumsal ihtiyaç sonucunda ortaya çıkar. Zerdüşt, bu hedefe ulaşmak için, özgürlüğün ve adaletin kaybedildiği noktada aranması gerektiğinin farkındadır. Bu bilinçle özünde Neolitik devrim ve tarım-köy kültürünü yeniden canlandırmak; buna dayalı toplumsal birliği sağlamak, zihniyet ve kişilikte devrim yaparak devletçi uygarlığa karşı direnmek ve toplumu özgürleştirmek ister.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder